TOPRAĞA YAĞAN KAR VE YAĞMUR SULARININ ZAYİ OLMALARININ ÖNLENMESİ
Saygıdeğer Okuyucularım;
Bazı topraklarda yağan kar ve yağmur suları, toprak tarafından tutunmadan akıp gider. Bu durumun olmaması ancak toprak yüzünün kabarık olmasıyla mümkündür. Toprak yüzünün kabarık olması için de toprağın layıkıyla ve zamanında sürülmesi icap eder. Kendi haline terk edilen toprak, zamanla çöker ve sertleşir. Toprağın oturup sertleşmesi demek, içindeki hava boşluklarının azalması ve mevcut havanın çıkması demektir. Hele toprak biraz da ağırsa böyle bir toprak üzerine yağan kar ve yağmur asla işlemez ve beton üzerine dökülen su gibi akıp gider veya göllenir. Halbuki sürülen ve kabarık tutulan toprağa düşen yağmur suları toprak tarafından emilir. Sular kabarık toprağın içindeki havayı iter ve bu boşlukları kendisi doldurur. Buralardan da alt tabakalara doğru süzülür ve toprak altı sularını meydana getirir. Demek ki; toprak altı sularının meydana gelmesinde toprağın sürülmesinin pek önemli rolü vardır.
Bakın, atalarımız ne güzel söylemişler: “Zemheride toprağını derin sürenin, Ağustos’ta altından çay geçer.” Bütün bitkilerin gelişip mahsul vermesi için bir çok şartlara ihtiyaç vardır. Bu şartlardan bir tanesi noksan olursa gelişme durur ve mahsul alma imkanı kalmaz. Bu şartların içinde kendisini en kuvvetli şekilde hissettireni, sudur. “Susuz hayat olamaz” sözü boşa söylenmemiştir. Toprak işlenmesinde düşünelecek en mühim meselelerden birisi de mevcut suyun muhafazası ve yağan kar ve yağmur sularının toprak içinde ve altında depo edilmesidir. Bu iki işin başarılması için toprağın Kış Ayından derin ve Bahar’da sathi sürülmesi faydalı olur. Kış hafriyatı için yirmi beş veya otuz santimetre ve Yaz hafriyatı için de on beş santimetre derinlik tavsiye olunur. Ayrıca toprağın rengi de bitkiler için önem taşır.
Renk, toprağın ısınmasında büyük rol oynar. Koyu renkli topraklar, çabuk; açık renkli topraklar, geç ısınırlar. Topraklara çeşitli renkleri veren maddeler; ümüs, kireç, demir ve daha bazı madensel maddelerdir. Çabuk ısınan ve aldığı ısıyı iyi muhafaza eden topraklar, şüphesiz makbuldür. Böyle topraklarda bakteri faliyeti artar, besin maddeleri kolaylıkla faydalı hale geçer, ağaç iyi gelişir, erken mahsule yatar. Topraklar bazen fazla killi olur. Yağan yağmur ve kar suları toprağa nüfus etmez. Bu halde toprağın üst tabakası, haddinden fazla ısınır; hatta çamurlaşır. Bazen de göllenir. Bu hal, üst toprak tabakasını cansızlaştırır. Şayet göllenme varsa bir yol bulup göllenen suyu akıtmak icap eder. Kış zamanı meydana gelen göllenmeler, don dolayısıyla dikili olan bitkiler için – bilhassa zeytin ağaçları için – tehlike de teşkil ederler.
Bir başka konu ve yazımda buluşmak üzere…
Saygılarımla,
İbrahim Tınaztepe
Son yorumlar